Tükenmişlik Sendromu Nedir?
Tükenmişlik sendromu başarısız olma, yıpranma, gücün ve enerjinin azalması veya tatmin edilemeyen istekler sonucunda bireyin iç kaynaklarında meydana gelen tükenme durumu olarak tanımlanmaktadır.

Yoğun ve yorucu hayatlar, geçim kaygısı, siyasi gündem ve özel yaşam. Tek derdi barınmak ve yiyecek içecek bir şeyler bulmak olan avcı toplayıcı insanlarken aradan geçen yüzyılların ardından birçok dert edindik kendimize.
Sonunda tükendik ve hayatımıza tükenmişlik sendromu girdi. Tükenmişlik sendromu günümüzde yaygınlığını giderek artıran ve ciddiye alınması gereken bir sorun. Başarısız olma, yıpranma, gücün ve enerjinin azalması veya tatmin edilemeyen istekler sonucunda bireyin iç kaynaklarında meydana gelen tükenme durumu olarak tanımlanmaktadır.
Tükenmişlik Sendromu Hastalık mı?
Yoğun bir tempoda çalışanlar kendilerine zaman ayırmadan sadece iş ve başkaları için yaşayanlar bir süre sonra kendilerini bezgin ve bitkin hissedebiliyorlar. Tükenmişlik sendromu aslında bir hastalık olarak gösterilmiyor. Tam olarak bir tanımı da yapılmıyor. Yalnız depresyonun en önemli tetikleyicilerinden biri tükenmişlik sendromu. Tükenmişlik sendromunun isim babası Herbert Freudenberger adındaki bir psikiyatrist. Garipliği ilk olarak kendinde gözlemlemiş. İşini çok sevmesine rağmen motivasyon kaybı, doyum sağlayamama, duygusal iniş ve çıkışlar, uyku ve motivasyon kaybı, sırt ağrıları ve sindirim bozukluklarını gözlemlemiş. 1974 yılında bu tanıların ardından rahatsızlığına isim vermiş. Freudenberger bu şikayetlerini profesyonel yaşamdan kaynaklanan zihinsel ve bedensel tükenme hali olarak tanımlamış. Tükenmişlik sendromunun ana sebepleri arasında stres yer alıyor. Birçok kişi günlük hayatında alıştığı stresi benimsiyor ve çoğu zaman yaşadığı stresin farkına bile varmıyor.
Tükenmişlik Sendromu ve Beyin
Zamanında bitirilmesi gereken işler, sorumluluklar, planlar insanın üzerinde bir baskı yaratıyor. Uzmanların paylaştığı nokta şu şekilde sıralanıyor;
Tükenmişlik sendromunun uzun süreli stres ve zorlanmayla yakın ilişkisi olduğu. Aslında bedenin stres tepkisi insanlarda ve hayvanlarda yakın tehlikeyi algılayıp koruma sağlıyor. Saniyenin onda biri bir sürede beyin potansiyel tehlikeyi algılıyor. Ve bir dizi kimyasalı harekete geçirerek bizi vuruşmaya ya da kaçmaya hazırlıyor. Tehlike geçtiğinde de hemen eski haline geri dönüyor.
Peki bu noktada asıl problem ne?
Stres tepkisinin devreye girmesi için illa birinin size silahla saldırması gerekmiyor. Mesela zamanında yetişmesi gereken çok önemli bir proje. Yöneticinin duyarsız ve adil olmayan zorlamaları, toplantıya yetişmesi gereken bir sunum. Hatta televizyonda izlediğiniz bir korku filmi beyninizde aynı stres tepkisini harekete geçirebiliyor. Kendinizi çok sıktığınızda, “herhalde ben bu işi yapamayacağım” diye düşündüğünüzde beyin hemen problem olduğu algısına kapılıyor ve hormonları salgılamaya balşıyor. Adrenalin ve noradrenalin beynin komutlarına göre saniyeler içinde vücudun ihtiyacı olan enerjiyi yağları yakıp glikoza çevirerek elde etmemizi sağlıyor.
Bu rahatsızlık genelde büyük bir istekle sorumluluk alan kimlikleri işleriyle büyük ölçüde özdeşleşmiş olan, işlerinde en iyi insanları vuruyor. Giderek artan iş yüküne paralel olarak geç saatlere kadar çalışma, öğünleri atlama, arkadaşlarla bir türlü bir araya gelememe, aileyi ihmal etmenin sonucunda vücut tabi ki isyan ediyor.
Ülkemizde bu sendromu biz Meryem Uzerli ile tanıdık. Kariyerinin zirvesindeyken bir anda ülkeden gitti. Diziyi neden bıraktığı sorulduğunda “son çarem gitmekti, yaralı bir hayvan gibi kaçtım” demişti.
Bilinenin aksine bu rahatsızlık ünlü veya zengin rahatsızlığı değil. Gerekli koşullar oluştuğunda herkes bu rahatsızlığa yakalanabilir.
Tükenmişlik sendromu tedavisi
tükenmişlik sendromunun standart bir tedavisi yok. İlaç veya psikoterapi ile tedavi edilebildiği söyleniyor. Ama bireyin hastalıkla mücadele etmesi çok daha önemli.
Teknolojinin gelişmesiyle hayatımız kolaylaşıyor ama günden güne mutsuzlaşıyoruz. Her şeye sahip olmak için ödediğimiz bedellerin sonunda mutsuz olup tükeniyoruz. Peki tükenmemek için ne yapmalıyız?
Önceliklerimizi değiştirmeliyiz. Daha fazla mutsuz olmaktansa kendimize daha fazla zaman ayırmalıyız. Üzerimizde baskı ve stres yaratan şeylere hayır demeyi öğrenmeliyiz. Belli zamanlarda tüm iletişim aletlerini kapatmalıyız. Bizi strese sokan şeylerden kısa bir süre bile olsa uzak kalmalıyız. Kendimize ulaşılabilir hedefler belirlemeliyiz.